Mavi balina ya da gök balina (Balaenoptera musculus), en büyükleri 33 metreyi bulan boyu ve 150 tonu geçebilen ağırlığıyla, yaşayan en büyük hayvan olduğuna inanılan bir deniz memelisidir. Cetacea (balinalar) takımının Mysticeti (dişsiz balinalar) alt takımına dahil türlerden olan gök balina, Arktik Okyanus dışındaki tüm dünya denizlerinde yayılım gösterir.
Daha çok tek başına ya da anne-yavru çifti halinde yaşar. 2-3 yılda bir ve yaklaşık bir yıllık gebelik süresi sonunda tek yavru doğuran gök balina, dünyanın ispermeçet balinasından sonraki en yüksek sesli ikinci hayvan türüdür. 80 yıla kadar yaşayabilecekleri öngörülen gök balinaların doğal düşmanları ise insanoğlu ve katil balinalardır. Diğer dişsiz balinalar gibi, gök balinalar da temelde zooplankton (özellikle kril) avlayarak beslenir.
Balina avcılığının ilk dönemlerinde görece küçük ve yakalanması kolay olan ispermeçet ve benzeri balinaların nüfuslarının çok azalması sonucunda, balina avcılarının gözü daha büyük balinalara çevrilmiştir. 1864'te buharlı gemiler ile büyük balinaları avlamak için özel olarak tasarlanmış zıpkınların balinacılıkta devreye girmesiyle birlikte, gök balinalar da hedef haline gelmiş ve Uluslararası Balinacılık Kurulu'nun bu canlıların avlanmasını 1966'daki yasaklayışına kadar geçen 100 yıllık dönemde de küresel nüfusları 100 yıl önceki nüfuslarının %1'inin altına inmiştir.
Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin oluşturduğu Tehdit Altındaki Türlerin Kırmızı Listesi'nde ilk yer aldığı günden bu yana tehdit altındaki türlerden olduğu kabul edilen mavi balinalar, 2002 yılının bir araştırmasına göre (Committee on the Status of Endangered Wildlife in Canada, 2002),1 5000 ila 12000 gibi geniş bir tahmin aralığında değişen nüfusları ile en az beş topluluğa dağılmış olarak dünya denizlerine yayılmış durumdadırlar. Koruma altında olsalar da denizlerdeki kirlenme ve giderek artan okyanus trafiğinin seslenişlerini boğarak eş bulmalarını güçleştirmesi gibi etkenler, mavi balina nüfuslarının geri kazanılmasının önündeki tehditlerdir.
Mavi balina Balaenoptera cinsi balinalara dahil olan yedi türden biridir ama kalıtsal çözümlemelerle yürütülen evrimsel akrabalık çalışmalarının gösterdiği üzere, dahil olduğu cins içindeki diğer türlerden çok kambur ve gri balinalara yakın durmaktadır. Buna mukabil, bir gök balina ile aynı cinsin başka bir türü olan uzun balina arasındaki kalıtsal farkın da bir insan ile bir goril arasındaki fark kadar olduğunu belirtilmiştir (Aranson ve Gullberg, 1983). Ayrıca, bugüne kadar, gök balina ile uzun balina melezi olan en az on bir erişkin balina doğada saptanmış ve kaydedilmiştir.
Balaenopteridae ailesinin orta Oligosen devrinde ve Mysticeti (dişsiz balinalar) alt takımındaki diğer ailelerden farklılaştığına inanılmaktadır. Ancak, bu ailelerin üyelerinin ne zaman farklılaştığı henüz bilinmemektedir.
Bazı uzmanlar mavi balinayı üç alt türe ayırmaktadırlar ki, bu alt türlere ait gök balina nüfuslarının okyanuslardaki dağılımı da farklıdır:
▪ B. musculus musculus | : | Kuzey Atlantik ve Kuzey Büyük Okyanus'taki nüfus |
▪ B. musculus intermedia | : | Antarktika çevresindeki Güney Okyanusu nüfusu |
▪ B. musculus brevicauda | : | Hint Okyanusu ve Güney Büyük Okyanus nüfusu ("cüce gök balina" olarak da bilinirler) |
Bazı uzmanlar ise B. musculus indica adlı ve Hint Okyanusu'na özgü bir başka alt türü de ayırırlar. Ancak, diğer üç alt türün aksine, Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin oluşturduğu Tehdit Altındaki Türlerin Kırmızı Listesi'nde (UDKB'nin Kırmızı Listesi) B. musculus indica yer almaz.
Kimi bilimciler her iki alt tür sınıflamasına da şüpheyle yaklaşmaktadır. Kalıtımsal çözümlemeler ise muhtemelen yalnızca iki gerçek alt türün olduğuna işaret etmektedir.
Türe özgü ad olan "musculus" Latince'dir ve temelde "kas, kaslı" anlamlarını taşırsa da "küçük fare" olarak da yorumlanabilir. Bu türü 1758'deki önemli çalışmasında adlandıran Linnaeus büyük olasılıkla bunun farkındaydı ve esprili bir insan oluşu da göz önünde bulundurulursa, ironik ikili anlamı nedeniyle bilerek "musculus" adını seçmişti.
Yandan bakıldığında yassı, üstten bakıldığında ise U şekilli ve geniş olan başın yassı ve üst kısmında, soluk deliği bölgesinden üst dudağın tepesine uzanmak üzere, çok belirgin bir kabarık çizgi vardır.Baş ve boyun bölgesi çok yumuşak olduğundan çok kolay darbe alabilir.
Soluk delikleri ikizdir ve önde ve yanlarda, oldukça büyük, kabarık çıkıntılarla su girişi ya da sıçramasına karşı korunurlar. Bu deliklerden soluk verme sırasında oluşan püskürtü tek ve dikey bir sütun halindedir; genellikle 6–9 m'ye kadar yükselse de 12 m'ye kadar çıkabilir ve durgun bir günde kilometrelerce uzaktan görülebilir.
Ağzın alt çenesinin ön kısmı, üst çeneden aşağıya sarkan balina çubukları nedeniyle, görece kalındır. Siyah renkli olan balina çubuklarının uzunlukları üst çenedeki yerleşim yerlerine göre değişir: ön kısımlarda bulunanlar yaklaşık 50 cm, arkalarda bulunanlar ise yaklaşık 1 m kadardır. Üst çenenin her iki yanında 260-400 kadar (tüm üst çenede toplam 520-800) bulunan ve hayvanın beslenmesinde çok önemli işlevi olan bu yapılar ağız içinde, geriye doğru, yaklaşık yarım metre kadar uzanır (bakınız, Beslenme).
Boyun kısmındaki 60 ila 90 kadar oluk gövdeye paralel olarak uzanır. Boyunca katlantılı olan ve alt çene bölgesinden neredeyse karına kadar uzanan bu oluklar, beslenme sırasında gök balinanın boğazının olağanüstü genişlemesini ve hayvanın besin dolu deniz suyunu büyük miktarlarda ağzına alabilmesini sağlar (bakınız, Beslenme). Bu olukların bir diğer işlevi de gök balinanın yüzerken karşılaştığı su direncini azaltmaktır. Hayvanın boyun bölgesi soluk, beyazımsı bir renge sahiptir.
Biçim: Mavi balinanın başından kuyruğuna doğru incelen, uzun bir gövdesi vardır ve diğer balinaların çok daha tıknaz görünümü ile karşılaştırıldığında, daha ince görünmektedir.
Renk:
Sırt yüzgeci genel olarak küçüktür ve daha çok hayvanın dalışa geçtiği sırada ve kısa bir süre için izlenebilir. Bu yüzgecin şekil ve büyüklüğü bireyden bireye değişkenlik gösterebilir; kimisinde ancak fark edilebilecek bir çıkıntı şeklindeyken, kimisinde oldukça belirgin ve orak şekilli olabilir. En belirgini bile en fazla 30 cm yüksekliğe sahip olan sırt yüzgeci oldukça arkaya doğru yerleşimlidir: kuyruktan itibaren, hayvanın boyunun dörtte biri kadar mesafede bulunur.
Göğüs yüzgeçleri 3–4 m kadar uzundur ve uçlara doğru incelir. Bu yüzgeçlerin alt tarafı beyazdır ve bu beyazlık genellikle gri olan üst tarafın kenarlarını ince bir sınırla çevreleyecek kadar üst tarafa uzanır.
Kuyruk yüzgeci de göğüs yüzgeçleri gibi, genellikle düz gridir. Geniş ve üçgen biçimli olan kuyruk yüzgecinin arka kenarı düzgündür ve bu kenarın kuyruk kanatlarından gelen iki yarısı ortadaki bir belirgin girintide birleşir. Kuyruk kanatlarının uçları arasındaki mesafe 7.5 m kadar olabilir. Genel olarak alacalı renkli olan gövdenin aksine, göğüs ve kuyruk yüzgeçlerinin rengi nadiren alacalıdır.
140 tonu geçebilen ağırlığı ile mavi balinanın gelmiş geçmiş en büyük hayvan olduğuna inanılmaktadır. Dinozorlar çağında yaşadığı bilinen en büyük canlı Argentinosaurus'dur ve Mesozoik devirde yaşamış olan bu canlının ağırlığının bile ancak 90 tona ulaşabildiği tahmin edilmektedir.
Bugüne kadar en büyük gök balinanın bulunup bulunmadığına ilişkin bir belirsizlik vardır. Bu konudaki çoğu veri 20. yüzyılın ilk yarısında Atlantik Okyanusu'nda öldürülmüş olan gök balinalara aittir ve standart zoolojik ölçüm yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmayan balina avcılarınca kaydedilmiştir.
Ağırlık ve boy:
Mavi balinaların ağırlığının ölçülmesi, dev boyutları göz önünde bulundurulduğunda, oldukça güç bir iştir. Balina avcılarının öldürdüğü çoğu gök balina bir bütün olarak değil, tartılabilir parçalara ayrıldıktan sonra ölçülmüştür ki, parçalama işlemi sırasında kaybolan kan ve diğer sıvıların ağırlığı dikkate alındığında, elde edilen sonuçların toplam ağırlık hakkında olması gerekenden düşük tahminlere yol açmış olması kaçınılmazdır. Buna karşın, 45 m'ye kadar uzunluğu olan gök balinalar hakkında 300-450 tonluk ölçümlere ait kayıtlar vardır. Yine bu dönemlerden gelen veriler söz konusu olduğunda, kayıtlara geçmiş en uzun bireyler 33.6 ve 33.3 m boyundaki iki dişidir ama bu verilere şüpheyle yaklaşılmaktadır.
Amerikan Ulusal Deniz Memelileri Laboratuvarı (UDML) bilimcileri 30 m'lik bir bireyin 250 tondan fazla olacağına inanmaktadır. UDML'nin bugüne kadar yapabildiği en kesin ağırlık ölçümü 177 tondur ve bir dişi gök balinaya aittir. Aynı laboratuvarın bugüne dek ölçebildiği en uzun mavi balina ise 29.9 m'dir. Bu uzunluk, yaklaşık olarak, bir Boeing 737 yolcu uçağının ya da arka arkaya duran üç belediye otobüsünün uzunluğuna eşittir.
Tüm alt türler dahil edilerek konuşulacak olursa, gök balinaların uzunluk ortalamasının yaklaşık 25 m ve ağırlık ortalamasının da yaklaşık 115 ton olduğu söylenebilir. 29 m'ye ulaşabilen boyuyla Antarktik B. musculus intermedia en büyük, en fazla 24 m'ye ulaşabilen B. musculus brevicauda ise en küçük alt türdür. Kuzey yarı kürenin hakim alt türü olan B. musculus musculus ise ortalama 25 m'ye ulaşır. Diğer balina çubuğu balinalarında olduğu gibi, gök balinalarda da aynı yaştaki bireylerden dişi olanlar daha büyüktür.
Diğer ölçüm ve karşılaştırmalar:
Mavi balinalar 6-10 yaşlarında, erkeklerin ortalama boyu 23 m ve dişilerinki ise ortalama 24 m iken cinsel olgunluğa erişirler: erkekler belirtilen yaş aralığının sonunda, dişiler başında olgunlaşır. Çiftleşmeler sonbaharın ikinci yarısında başlar ve kış sonuna kadar devam eder. Çiftleşme davranışları ve doğurma yerleri hakkında çok az bilgi olan gök balinalarda dişiler, tipik olarak, her 2-3 yılda bir ve kış başında doğururlar; gebelik süresi 10-12 aydır.
Yeni doğan mavi balina yaklaşık 2-3 ton ağırlığında ve 7–8 m boyundadır. Anne yavrusunu 7-8 ay boyunca, yavru ortalama 16 m boya ve 20-21 ton ağırlığa ulaşıp da sütten kesilme dönemine girene kadar emzirir. Emzirme dönemindeki yavru mavi balina annesinin yağdan %40-50 oranında zengin sütünden her gün 380-400 litre emer; ağırlığı günde 90 kg (yaklaşık 4 kg/saat) kadar artarken, boyu da günde yaklaşık 4 cm uzar.
Mavi balinaların toplumsal bir yaşamı pek yoktur; tek başlarına ya da çiftler (daha çok anne ve yavrusu) halinde yaşarlar. Buna mukabil, başlıca beslenme bölgelerinde bir ya da birkaç düzinelik, kendi içlerinde dağınık topluluklar halinde bir araya gelebilirler.
Çeşitli sesler çıkararak haberleşmek bireyler arasındaki çok önemli bir iletişim yoludur. Bunun dışında, görece seyrek de olsa su yüzüne sıçramak ya da kuyruk çıkarmak gibi davranışlar da sergileyebilirler.
Mavi balina dünyadaki ikinci en yüksek sesli hayvan türüdür; birincilik ispermeçet balinasına aittir. Bir metrelik ölçüm uzaklığında ve bir mikropaskallık başvuru basıncı üzerinden yapılan ölçümlerle, gök balinaların kaynak seviyesinde 155-180 desibellik (dB) ses çıkarabildikleri gösterilmiştir (Cummings ve Thompson, 1971; Richardson ve arkadaşları, 1995).2 Bunun, farklı standart başvuru basınçlarına göre ölçümler ve hava ve suyun farklı ses öz dirençlerini dikkate alan hesaplar sonucunda, havadaki 89-122 dB'lik bir ses aralığına denk olduğu bulunmuştur. Karşılaştırmak gerekirse, bir havalı matkap yaklaşık 100 dB'lik ses çıkarır.
Bu kadar yüksek düzeyli sesler çıkarabilmelerine karşın, insanların gök balinaları ikinci en yüksek sesli hayvan olarak algılamaları pek olası değildir:
Bilimciler mavi balinaların niye seslendiklerini henüz çözememişlerdir. Richardson ve arkadaşları (1995) altı olası neden üzerinde durmaktadır:
1. Bireyler arası mesafenin korunması
2. Tür ve bireylerin tanınması
3. Durumsal bilgi aktarımı (örnek: beslenme, kur yapma, uyarı)
4. Toplumsal düzenin korunması (örnek: dişi ve erkekler arasındaki temas seslenişleri)
5. Konum özelliklerinin aktarılması
6. Av kaynaklarının konumlandırılması
Mavi balinalar hemen hemen tamamen kril ile beslenir ve bu zooplanktonların hangi türlerini avladıkları okyanustan okyanusa değişir.:
▪ Kuzey Atlantik'te | : | Meganyctiphanes norvegica, Thysanoessa raschii, Thysanoessa inermis ve Thysanoessa longicaudata |
▪ Kuzey Büyük Okyanus'ta | : | Euphausia pacifica, Thysanoessa inermis, Thysanoessa longipes, Thysanoessa spinifera ve Nyctiphanes symplex |
▪ Güney Okyanusu'nda | : | Euphausia superba, Euphausia crystallorophias ve Euphausia vallentini |
Beslenme mevsimindeki mavi balinaların denizlerdeki dağılımını belirleyen temel unsur besinin bulunabilirliğidir. Bireyler bir bölgede çok uzun kalmazlar ve tekil ya da çiftler halinde dolaşırlar. Bu arada hem kıyıya yakın sularda, hem de açık denizde izlenebilirler.
Daima bulabildikleri en yüksek yoğunluktaki kril sürüleri ile beslenmeyi tercih ettikleri için, gök balinaların gündüzleri tipik olarak beslendikleri derinlikler 100 m'den fazla olabilir ve ancak geceleri yüzeye yakın beslendikleri izlenir. Çünkü kriller fitoplanktonla beslenmek için gece 100 m derinlikten yüzeye doğru günlük göç ederler. Balinalar da krilleri avlamak için bu göçü izlerler. Beslenme için ortalama dalış süresi 10 dakikadır ama 30 dakikaya varabilen, daha kısa süreli (15-20 saniyelik) yüzeye çıkmalar ile bölünen, uzun seriler halinde süren dalışlar da kaydedilmiştir. Bugüne dek kaydedilmiş en uzun dalış süresi ise 36 dakikadır (Sears, 1998). Nefes almak için yüzeye çıkan gök balina soluk deliği ve omuz bölgelerini suyun üstüne diğer büyük balinalara (örneğin, uzun balina) göre daha çok çıkarır. Bu da denizdeyken tür belirlemede kullanışlı bir ipucu olabilir.
Diğer çubuklu balinalar gibi mavi balinalar da genişçe açtıkları ağızları ile ileri hamle yaparak beslenirler:
Ted Dewan'ın "Balina ve Diğer Hayvanların İçinde" (Inside the Whale and Other Animals) adlı kitabına göre, kril yanında küçük balıklar ve mürekkep balıkları da mavi balina tarafından süzülebilir; hatta, kril ile beslenen başka kimi canlılar bile yutulabilir.
Bahsi geçen bu tarzı beslenme sezonu boyunca sürdüren gök balina, deyim yerindeyse, kendini besin ile tıka basa doldurur ve günde 2-4 ton kadar kril tüketir. Bu kadar ağırlık günde ortalama 40 milyon krile denktir.
Gök balinalar mevsimsel olarak göç ederler:
Genel olarak izlenen seyir hızları yaklaşık 20 km/saat'tir. Ancak, güçlü ve hızlı yüzücülerdir ve gerekirse 50 km/saat'e yaklaşan hızlara çıkabilirler. Aynı anda saatte 300 km hız yapabilirler.
Bilimciler mavi balinaların en az 80 yıl yaşayabileceklerini öngörmektedirler ancak bireylerin izlenmesine ilişkin kayıtlar balina avcılığı dönemine kadar ulaşmamaktadır. Dolayısıyla da bu öngörünün doğrulanması için henüz çok erkendir. Bugün için, bir gök balina hakkındaki en uzun kayıtlı çalışma kuzeydoğu Büyük Okyanus'ta izlenen bir bireye aittir ve 43 yılı kapsamaktadır (Sears, 1998).
Balinaların tek doğal düşmanı katil balinalardır. Katil balina sürülerinin özellikle genç bireylere saldırdığı bilinmektedir. Erişkin mavi balinalar üzerinde yapılan gözlemlerde, katil balina saldırılarını gösteren yara izleri taşıyan bireylerin oranının %25'lere vardığı saptanmıştır (Calambokidis ve arkadaşları, 1990). Böyle saldırılara bağlı ölüm hızının ne olduğu bilinmemektedir.
Mavi balinaların karaya vurması çok nadir bir olaydır ve toplumsal yaşam tarzları nedeniyle de örneğin yunuslarda gözlenen toplu karaya vurmalar hiç görülmemiştir.
Güçleri ve hızları nedeniyle, mavi balinaları yakalamak, alıkoymak ya da öldürmek kolay bir iş değildir. Bundan dolayı da mavi balinalar balina avcılığının erken dönemlerindeki avcıların hedefi olmaktan uzak kalmıştır. Ancak, daha küçük ve yakalaması kolay olan ispermeçet balinaları gibi türlerin bu erken dönemlerde yaygın olarak avlanması ve nüfuslarının ciddi bir şekilde azalması sonucunda, balina avcılarının gözleri de giderek daha büyük türlere dikilmeye başlamış ve sonunda mavi balinalar da hedef haline gelmiştir. 1864'te, Norveçli Sven Foyn bir buharlı gemiyi büyük balinaları avlamak için özel olarak tasarlanmış zıpkınlarla donatınca, etkin bir balina avcılığı dönemi başlamış ve 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde de Kuzey Atlantik'teki gök balina nüfusu tükenmiştir.
Maavi balinaların avlanması dünya çapında hızla artmış ve 1925'e gelindiğinde, ABD, İngiltere ve Japonya da Norveç'e katılmışlardır. Yakalama botları ile avlanan balinaların işlenmek üzere dev fabrika gemilerine devredildiği bir sistem kurulmuş ve 1930-1931'de, bu gemilerce ve yalnızca Antarktika'da öldürülen gök balina sayısı 29,400'ü bulmuştur. II. Dünya Savaşı'nın sonuna gelindiğinde, mavi balina nüfusları anlamlı ölçüde azalmıştır. Bunun sonucundaysa, 1946'da, balinaların uluslararası ticaretini sınırlayacak ilk kısıtlamalar devreye girmiştir. Ancak, bu kısıtlamalar yetersiz kalmıştır çünkü türler arası ayırıcı tanımlamanın yetersiz olması nedeniyle, nadir görülen türlerin de görece bol bulunan türlerle birlikte avlanılmasına devam edilmiştir. Uluslararası Balinacılık Kurulu mavi balinaların avlanmasını 1960'larda yasaklayana kadar, toplam olarak 350,000 kadar mavi balina avlanmış ve küresel nüfusları da 100 yıl önceki nüfuslarının %1'inin altına inmiştir.
Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin oluşturduğu Tehdit Altındaki Türlerin Kırmızı Listesi'nde (UDKB'nin Kırmızı Listesi) yer aldığı günden bu yana, mavi balinaların tehdit altındaki türlerden olduğu kabul edilmektedir.
Küresel mavi balina nüfusunun balinacılık yasağından bu yana arttığına ya da sabit kaldığına ilişkin kesin bir bilgi yoktur. Küresel nüfusun 10,000 kadar olması olasıdır ama bu konuda yıllardır yapılan öngörüler hakkında ciddi şüpheler bulunmaktadır:
Alaska'dan Kosta Rika'ya uzanan bir bölgede bulunan ve yaklaşık 2,000 bireyden oluşan Kuzeydoğu Büyük Okyanus nüfusu en büyük gök balina topluluğudur. Yazın en iyi Kaliforniya'da gözlenebilen bu topluluğa uzun dönemdeki gök balina nüfusu artışınının en umut vadeden kaynağı olarak bakılmaktadır. Bu topluluk bazen Kuzeybatı Büyük Okyanus'a doğru kayar ve nadir de olsa Japonya'nın kuzey ucu ile Kamçatka Yarımadası'ndan izlenebilir.
Kuzey Atlantik'te iki ayrı nüfus bulunur. Grönland, Newfoundland, Yeni İskoçya ve Saint Lawrence Körfezi'nin açıklarında bulunanda yaklaşık 500 birey bulunur. Daha doğuda bulunan ise ilkbaharda Azor Adaları'ndan yazın İzlanda'ya kadar olan bir bölgede gezinir. İzlanda'nın daha kuzeyindeki Spitzbergen ve Jan Mayen'e kadar olan bölgelerde de mavi balinalara, nadiren de olsa, rastlanmıştır ve bilimciler bu balinaların kışı nerede geçirdiklerini bilmemektedirler.
Güney Yarıküre'de iki ayrı alt tür bulunur: biri, 1996 yılı sayımına göre yaklaşık 1,700 bireylik nüfusuyla, 'Antarktik mavi balinası' (Güney Okyanusu'ndaki B. musculus intermedia); diğeriyse, güvenilir veri olmasa da 5,000 kadar olduğu tahmin edilen nüfusuyla, Hint Okyanusu'ndaki cüce mavi balina (B. musculus brevicauda). Bu alt türlerin göç yolları iyi bilinmemektedir. Örneğin, cüce mavi balinaların Hint Okyanusu'nun kuzeyinde (Umman, Maldivler, Sri Lanka) yerleşik, kendi başlarına bir nüfus olduğu tahmin edilmektedir. Güney Okyanusu nüfusundan bazı toplulukların Hint Okyanusu'nun kuzeyine ve Avustralya'nın batısına, bazı toplulukların ise Peru ve Şili açıklarına kadar çıkabildikleri gözlenmiştir. Bu son bahsedilen topluluğun da kendi başlarına bir nüfus olabileceği üzerinde durulmaktadır. Şili'deki Balina ve Yunus Koruma Merkezi adlı sivil toplum kuruluşu, Şili Donanması'nın da yardımıyla, Şiloe Adası açıklarında beslenmek için biriktiği keşfedilmiş türün araştırılması ve korunması için yoğun emek harcamaktadır.
Mavi balinaların avlanması küresel olarak yasaklanmıştır ama mavi balina nüfuslarının geri kazanılmasının önünde yine de olası tehditler bulunmaktadır:
Orijinal kaynak: mavi balina. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Gök balina maddesinin yazılmasında temel alınan ve İngilizce Wikipedia'da yer alan [[:en:Blue Whale|Blue Whale]] maddesinin sonunda sıralanmış olan yazılı kaynaklar, bu maddenin yazılması sırasında bizzat değerlendirilmedikleri için, burada ayrıca sıralanmamışlardır. Ancak, dileyen okuyucunun o kaynaklara daha rahat ulaşması için,Blue Whale maddesinin metni içinde yer alan atıflar korunmuş ve bu madde içinde "(isim, yıl)" biçimi ile yer almışlardır. ↩
Farklı ortamlardaki ses yüksekliğinin hasıl karşılaştırıldığına ilişkin bilgiler http://www.surtass-lfa-eis.com/Terms/ sayfasında sunulmuştur. ↩
Apple.com'daki Derin Mavi (Deep Blue) filminin fragmanında , büyük olasılıkla bir gök balinaya ait olan ve bir çubuklu balinanın nasıl avlandığını gösteren kısa ama çok açık görüntüler izlenebilir. ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page